2013-05-12 - T HABER
Son Haberler:
BAF, Bulgaristan Türklerinin sorunlarının masaya yatırılmasını talep etti.Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) partisi Genel Başkanı Lütvi Mestan'a yazdığı mektupta kurulacak hükümeti Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmesi halinde desteklemesini istedi.Mektubun kopyaları da Meclis'te temsil edilen Bulgaristan'ın Avrupa Gelişimi İçin Vatandaşlar Partisi (GERB) , Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) ve Ataka Partisine gönderildi. Sezgin Mümin, 11 Ocak Bildirisi'ni Meclis'e sunan GERB'e; özellikle de Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar Partisi (DSB) Genel Başkanı İvan Kostov'a teşekkür etti.

Balkan faciası ve bugünler

18 Mayıs 2013 Cumartesi





                                                    

Yılmaz Gürbüz
Balkan faciası ve bugünler


Balkan Savaşı’ndan kaçan muhacirler (en üstte),
Selanik işgalinden sonra şehre giren Konstantin
(ortada). Salenik’in işgalinden sonra Türklere haç işareti yapan işgal kuvvetleri (üstte)
Hezimetler
21-23 Ekim'de Bulgarlar Edirne-Kırklareli arasındaki Suloğlu-Pınarhisar Savaşlarını, 2 Kasım'da da Lüleburgaz muharebelerini kazandılar. Türk Ordusu dağılıp çözüldü. Geri çekildi. Kırklareli düştü. Osmanlı Ordusu perişan halde Çatalca'ya çakılıp kaldı.
Sırplar 20 Ekim'de Türk Ordusu'nu Kosova'da bozguna uğrattı. Düşman Priştina'yı aldı. Bura 1389'da I. Murat Han, 464 yıl önce de II. Murat Han'ın zafer kazandığı yerdi. Sırplar 26 Ekim'de Üsküp'ü, 27 Ekim'de de Manastır'ı aldılar.
Yunan cephesi ise daha hızlı çöktü. Yunanlılar 22 Ekim'de Serfice'yi aldılar. 23 Ekim'de Alasonya ve Yeni Pazar'a girdiler. 25 Ekim'de direnç görmeyen Yunan Ordusu Vistriçe'yi geçip Karaferye'yi işgal etti. Vardar'a yaklaştı. 6 Kasım'da Preveze'yi aldılar.
Kolordusunu silah atmadan geri çeken Hasan Tahsin Paşa'nın bazı vatansever birlikleri üstlerini dinlemeyip, direnip şehitler veriyordu. Aşağıkayılar'da halk bu subaylarla birlikte karşı koydu. Ama asıl ordu geri çekildiği için Konstantin kolaylıkla Selanik'e yöneldi. Selanik'i savunmakla görevli jandarma paşası Hasan Tahsin Paşa silah atmadan çekildiği gibi garnizonundaki bütün silah ve cephaneyi Yunanlılara teslim etti. Sersefil, aç susuz Selanik'e dönen Türk erleri arkadan vuruluyor, öldürülen sivil Türkler Vardar nehrine atılırken şehir büyük bir törenle Konstantin'e teslim ediliyor ve merasimde bu üç hainden ikisi bulunuyordu. Yunanlılar taş basma kitaplarında bu tarihi anı resimlediler. İhaneti anlaşılan ve memleketten kaçan Tahsin Paşa'nın Yunanlılardan bir heybe altın aldığı halk arasında duyuldu. Nitekim aynı paşa kaçtıktan sonra İtalyan Rivyerası'nda ve Arnavutluk'ta villalar yaptırdı. Tarihin ibret verici bu ihanetini iki romanımda ("Selanik'ten İzmir'e" ve "Mübadiller") teferruatı ile belgelere dayalı olarak anlattım.
9 Kasım'da Selanik direnmeden teslim olurken Edirne'de Şükrü Paşa beş ay beş gün direnmiştir. Yanya'da ve İşkodra'da da Esat ve Hasan Paşa'lar dört beş ay direnip savaşmışlardır.
İhanet dolu Selanik'in tesliminden 118 gün sonra Yanya, beş ay kadar sonra da (24 Mart 1913) Edirne teslim olmuştur.
Gaflet ve ihanetler
Balkan Harbi'nin gafilleri kadar hainleri de çoktur. Biri de Sultan Hamit'e hal kararını tebliğ eden dört (Yahudi, Ermeni, Gürcü) kişiden biri olan Arnavut Esat Toptani'dir. Bu eski Osmanlı mebusu Sırp saflarında Türk'e karşı savaşmış, İşkodra'yı savunan Hasan Rıza Paşa'yı öldürüp şehri Karadağ'a teslim etmiştir.
Milliyetçi bir Türk subayı olan ve savaşlara katılan, Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın oğlu olan İsmail Okday da "Yanya'dan Ankara'ya" adlı eserinde gaflet ve ihanetleri anlatır: "Biz dört devlete karşı savaşırken Arnavut Epirot çeteleri de Türk'e karşı savaşıyordu." (s. 137)
Balkan yenilgisi fecidir, büyüktür, felakettir ama yer yer zafer ve kahramanlıklar da vardır. Bir avuç Aşağı Kayalar direnişi ve Cavit Bey'in kahramanlığı gibi…
İsmail Okday'ın kitabından devam edelim:
"11 Aralık 1912'de Cavit Bey Anadolu askeri ile Yanya'ya gelir. 1300 er 17 Şubat 1913'te Manalos Savaşı'nı kazanır. Ama Cavit Bey şehittir." (s. 91) Bu savaşlar sırasında Arnavut erler kaçma yanında "çirkin ve rezilane hareket eder. Küçük Cavit Paşa'nın cesedini bile soydular." (s. 92) Yaralı Ermeni asker "Yaralı yedek subay Ohannes Efendi bile bu hale isyan eder ve şöyle der: ‘Askerler! Bakın ben Ermeniyim. Uzaktan memleketimize geldim. Siz ise çakallar ve korkak tavşanlar gibi kaçıyorsunuz. Yaşasın Osmanlı Devleti." (s. 92-93)
Balkan Harbi sırasında çocuk yaştaki Anadolulu Türk erlerini Arnavutlar arkadan vurur, soyar. İzmirli yaralı, kolsuz bir er imdat ister, ama onu Türk olmayan erler soyar, ölüme terk eder.
11 Mayıs 1913'te Osmanlı mebusu olan hain İsmail Kemal Arnavutluk istiklalini ilan eder.
Balkan Savaşları'nda Osmanlı Ordusu'nun ikmali eksikti. Askeri sefildi. Ekmek bile bulamayan vardı. İklim de kötü idi. Toplar yağmurlu havada çamura saplanıyordu. Savaş sırasında direnen Türk askerlerinin aç olduğunu bilen düşman askerleri, karşıdan süngülerinin ucuna bir somun ekmeği takıp karşıdan gösterip moral bozar. Bu savaşlarda bulunan İsmail Hakkı "Arnavutların hainane davranışını özellikle Yanya savunmasında insafsız hareketlerini gördüm." der.
Hafız Hakkı Paşa da "Bozgun" isimli eserinde Balkan faciasını anlatır. Manastırlı olan bu paşa Enver Paşa'nın sınıf arkadaşıdır. O şairane ama dertli ve içli Rumeli hasretiyle anılarını yazar:
"28 Ekim 1913 – Artık şafaklar kan, şebnemli gözyaşı, davul sesi inilti musiki feryattır bana. Yenge gayem ordunu namusuna sürülen kara lekeyi silmek…"
Silemez. Sarıkamış faciasından sonra hastalanıp şehit olur.
Bozgunun sebepleri
Çatalca savunmasında kahramanlık gösteren Hakkı Paşa eserinde bozgunun sebeplerini anlatır. Kötü yönetim ve kötü komutanlar sebebiyle askerde ve toplumdaki çöküşü anlatır. İnsan ve asker psikolojisi üzerinde durur:
"Birlik duygusu olmayan yerde panik başlar. Er kıtaya, kıta ere güvenmez. Düzensizlik bela, dehşet korku, düşünce ve azmi kaldırır. Bozgun milli terbiye ve askeri eğitimle önlenir. Bozgunluk verem gibi bulaşıcıdır, yayılır. Millet seviyesi düşükse asker kazanamaz." (s. 74)"Fedakarlık vatan sevgisiyle olur. Müşterek ülkü, iman yoksa yorgunluk, yılgınlık ve bozgun başlar." (s. 84) Bir Bulgar eri "Paşalarınız satılıktır." der. (s. 91)
Bütün eseri özetlemek zor. Her Türk okumalıdır.
Balkan bozgunu sonucu binlerce şehit verip yüz binlerce şehit verip yüz binlerce Türk'ün göç ederek yollarda perişan şekilde ölmesi kadar esir edilenlere yapılan işkencenin aynısı Balkan Harbi'nde esir alınan sivillere de yapılır. Lutiye Kampı işkence merkezidir. Gemiyle esir kampına götürülen Türklerden 250'si denize atılarak öldürülür.
Eskiden Yunanlar, Ermeniler, bugün de bölücü Kürtler
Böyle Türk düşmanlığı ile dolu Yunanlının şimdi Ermeniler gibi PKK'nın arkasında ve içinde olmadığını kim söyleyebilir. PKK sırf bölücü Kürtlerin örgütü olsa bir yılda değil bir günde silinip yok edilirdi. Dün Balkan faciasında nasıl dört küçük Balkan devletinin arkasında Fransa, Almanya, Avusturya, Rusya var idiyse bugün de onlara ilaveten ABD ve Araplar da vardır.
Balkan Harbi öncesi ve sonrası ile bugünün ihanet ve gafletlerine ışık tutacaktır. İyice hatırlanıp içerdeki ve dışarıdaki dost ve düşmanlar açıkça gösterilmeden bölücü terör önlenemez. Tarihin hiçbir devresinde Hakkari'de ve diğer illerde Kürt devleti kurulmamıştır. Kürtlerin asıl yurdu Zağros Dağları ve İran'dır. Bu sebeple aklı başında olan Kürt aydınları Malazgirt Savaşı'nı yapıp kazanan Türklerden sonra buraya yerleştiklerini, Türk'ün hoşgörüsü ve İslam'ın kardeşliği ile yekvücut olduklarını hatırlayıp ihanet yolunda olan bölücülere karşı çıkmalıdırlar.
Bir zamanlar Ermeniler emperyalist devletlerin kuklasıydı. Şimdi de beynelmilel terör örgütü olan PKK'nın maşası bölücü Kürtler olmasın!

http://www.turksolu.org

Halk, demokrasiye karşı


Sosyolog Kolyo Kolev 8 Ağustos 2012'de Trud gazetesinde yazdığı "Demokrasinin Kırılgan Yüzü" adlı makalesinde bugünkü protestolarla sosyal krizi açıklayan tespitte bulunarak Bulgaristan'ın şu anki
durumunu 30'lu yılların nazi Almanya'sına benzetti. Kolyo Kolev makalesinde şu açıklamayı yaptı:
Eğer Bulgaristan bağımsız ve egemen demokratik bir ülke olsaydı, büyük ihtimalle faşist bir ülke olurdu (daha doğrusu: nasyonalsosyalist).
Faşizm de 30'lu yıllarında Almanya'ya geldiği gibi gelecekti.Demokratik seçimlerle geniş halk kitlesinin iradesiyle... Çünkü halkın görüşlerini yansıtan verilere göre halk kitlesinin büyük bir kısmı, millîlik (her ne ifade ediyorsa artık) adına vatandaş hakkı ve özgürlüleri, ifade özgürlüğü, hukukî düzen ve demokrasiden ödün
vermeye daha dünden hazır. Trud gazetesi bu makaleye "Bugün bu korkunç sosyolojik değerlendirmeler gözümüzün önünde gerçekleşiyor, herkese ve her şeye karşı nefret hissiyle ve intikam arzusuyla sokaklara dökülüyorlar. Bir tek halk yığınlarının beklediği fürer ya da duçenin gelmesi eksik. Fürerlik yapmak isteyenler çok, Tanrıya şükürler olsun ki şu an birbirlerini saf dışı bırakıyorlar..." yorumunu ekledi.

Aydın Osman | T HABER

Sofya inşaatçıları ağırladı


    Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) ve YEM Fuarcılık organizasyonuyla Türk yapı malzemesi üreticilerinden oluşan heyet Sofya’da düzenlenen Bulgarian Building Week Fuarı’nı ziyaret etti, Türk İnşaat Forumu’na katıldı ve Bulgaristan’daki sektör temsilcileri ile bir araya gelerek karşılıklı iş görüşmeleri gerçekleştirdi. Yapı Fuarı – Turkeybuild’in ihracata yönelik uluslararası adımları kapsamında gerçekleştirilen çalışmalar katılımcı firmalara, sektöre ve Türkiye ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyor. 
    Platform bu yıl faaliyetlerini; “Konuk Ülke Almanya Projesi”, “Türk İnşaat Forumları” ve “3. Avrasya Yapı Forumu” olmak üzere üç ana başlıkta sürdürüyor. Fuarın Konuk Ülke Almanya Projesi etkinlikleri ile başlayan çalışmalar, paralel olarak Türk İnşaat Forumları ile devam ediyor. Mevcut pazarlarda Türk yapı malzemeleri sektörünün hakim konumunun güçlendirilmesi ve ihracat pazarlarında yeni fırsatlar yaratılması amacını taşıyan Türk İnşaat Forumları’nda Karsnodar’da gerçekleştirilen ilk forumu, Sofya - Bulgaristan’da gerçekleştirilen ikinci forum izledi.
    Bulgarian Building Week Fuarı paralelinde, Sofya’da bulunan Bulgaristan Sanayi ve Ticaret Odası’nda düzenlenen 2. Türk İnşaat Forumu’nda iki ülkenin yapı malzemesine dair sunumlar yapıldı ve yetkililer tarafından konuya dair bilgilendirmeler gerçekleştirildi. 
    Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi İsmail Aramaz’ın açılış konuşmalarıyla başlayan etkinlik, Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Georgi Stoev, Yapı-Endüstri Merkezi ve YEM Fuarcılık Genel Müdürü Dr. Barış Onay ve Türk-Bulgar Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Stoyan Stalev’in konuşmalarıyla sürdü. 

KURUMLAR VERGİSİ AVANTAJI

   Açılış konuşmalarının ardından Bulgaristan Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Georgi Stoev’in moderatörlüğünde devam eden forumda, Bulgaristan Yatırım Ajansı adına söz alan Georgi Alipiev; ekonomilerindeki mali disiplininin birçok açıdan Bulgaristan’ı yatırım için cazip bir ülke kıldığını ve yüze 10 oranındaki kurumlar vergisinin, AB ülkeleri içerisinde Bulgaristan’ı öne çıkardığını söyledi. Alipiev sözlerini şöyle sürdürdü: “Bulgaristan’da 2000 ve 2006 yılı arasında büyüyerek artan yabancı yatırımların oranı, son 2 yılda yavaşlama gösterse de devam ediyor, bu durum politik ve mali istikrar açısından önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor”.
    Bulgaristan İnşaatçılar Odası, Sofya Bölge Temsilciliği Başkanı Nikolay Stankov ise 2012 yılının ulaşım ve su ile ilgili büyük altyapı yatırımlarının gerçekleşeceği bir yıl olacağına dikkat çekti. AB normlarının eski bina stoğunu eritme konusunda avantaj sağladığını belirten Stankov, mevcut stoğun hızlıca standartlara uygun hale getirilmesi konusunda da ciddi kararlar ve bununla ilgili ayrılan fonlar olduğunu söyledi. 2010 yılında yüzde 2 olan enflasyonun 2011 yılında yüze 4.2 seviyelerinde olduğunu da belirten Stankov, “mali istikrar var ancak inşaat yatırımları için gereken kredi ve fonlamanın maliyeti yüksek. Bu sebeple devlet ve yerel yönetimlerin yatırımlarına ilaveten istenen hareketlenme için direkt yabancı yatırımları şart. AB içerisindeki en avantajlı kurumlar vergi seviyesi yüzde 10 ile Bulgaristan’ın. İnşaat sektörü Bulgaristan için geleneksel bir sektör ve odaların sektöre şeffaflığı ve düzenli tuttukları sicil kayıtları hem yabancı hem de yerli yatırımcıya ışık tutuyor” dedi. 

YALITIM MALZEMELERİ İÇİN BÜYÜK POTANSİYEL

Forumda söz alan bir diğer konuşmacı Bulgaristan İnşaat Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Boris Radulov oldu. Yalıtım malzemeleri tüketiminde yüzde 50’ye yakın düşüş olduğunu belirten Radulov sektörün toparlanmasının önündeki güçlük ve tehlikelere dikkat çekti. Radulov sözlerini şöyle sürdürdü: “Mevcut (eski) bina stoğunun AB fonlarıyla beraber belirlenen normlarda gerçekleştirilmesi için oluşan talep mevcut üretim için büyük öneme sahip. Yeni projelerdeki yavaşlama seyrinin olumlu olacağına inancımız yüksek ve yukarı doğru oluşacak bu harekette yalıtım malzemeleri için özellikle yeni binalarda çok büyük bir potansiyelin oluşacağını farkındayız”. Rekabetin yüksek oluşu ve marjların düşük olması, mevcut atıl kapasitenin maliyetlerini yükselterek üreticiler üzerinde daha büyük bir baskı yarattığına da değinen Radulov, “kredi ve fonlamadaki darboğaz direkt ve endirekt olarak yalıtım malzemeleri üreticilerini de etkiliyor. Ancak, fonlamanın maliyetinin düşmesi ve kredi arzının artması dahi tek başına yeterli olmayacaktır. Tüketici tarafındaki talebin hızlanması, seyri olumluya çevirecek esas kırılma noktasıdır. Bu sürecin hızlanması konusunda da aktif olarak çalışan derneğimiz, eşit rekabetin sürdürülmesi ve uygulama konusunda da faaliyetlerini sürdürüyor” şeklinde konuştu. 

BULGARİSTAN STRATEJİK PAZAR

Yapı-Endüstri Merkezi ve YEM Fuarcılık Genel Müdürü Dr. Barış Onay ise sunumunda Şubat ayı içerisinde yayınlanan Türk Yapı Sektörü Raporu’nda derlenen makro-ekonomik ve yapı sektörü özelindeki veriler ışığında, Bulgaristan ve Türk yapı sektörünün genel ekonomiye katkılarındaki paralelliğe dikkat çekti. Onay sözlerini şöyle sürdürdü: “Bulgaristan’ın azalan nüfusu yeni bina talebindeki azalışı açıklıyor. Bulgaristan gerek coğrafi, gerek kültürel yakınlıktan dolayı Türk yapı sektörü için de stratejik bir ihracat pazarı olarak algılanmalı. Son birkaç yıldır Yapı Fuarı – Turkeybuild İstanbul’da ilk 4 ülke ziyaretçi sıralamasında her zaman Bulgaristan bulunuyor. İki ülke de daha çok iş yapabilmek için tamamlayıcı özelliklere sahip”. Türkiye’nin rekor seviyede gerçekleşen 2011 yılı büyümesinin ise AB ekonomisinin genel gidişatına paralel olarak 2012 yılında bu seviyelerde seyretmeyeceğine de dikkat çeken Onay, aslında büyüme seviyesinin bir normalleşme sürecine girdiğini ve ÜFE – TÜFE arasındaki farkın kapanışının da daha istikrarlı bir piyasa ekonomisini beraberinde getireceğini söyledi. Onay konuşmasında, enerji ithalatının üretim maliyetleri içerisindeki yüksek payının cari açığı her zaman diri tutan en önemli yapısal sorun olarak öne çıkardığını söyledi. Bulgaristan’ın durgunluktan çıkışında Türkiye’nin 2008 kriz zamanında uyguladığı tek seferlik vergi indiriminin dönemsel etkilerinden de bahseden Onay, bu geçici indirimin otomotiv ve yapı sektörünün nefes alabilmesine ve krizin etkilerinin hissedildiği dönemde çarkların dönmesine faydası olduğunu da belirtti. 
Forum, ikili görüşmeler ve IEC tarafından organize edilen Bulgarian Building Week Fuar ziyareti ile sona erdi. Türk yapı malzemesi üreticilerinden oluşan heyet fuarı T.C. Sofya Büyükelçisi İsmail Aramaz, Sofya Ticaret Müşaviri Zafer Soylu, Türk-Bulgar Ticaret Odası Direktörü Timur Halilov ile birlikte gezerek firmalardan bilgi aldı. Forumların bundan sonraki ve son durağı 3. Türk İnşaat Forumu, 10 – 11 Nisan 2012 tarihinde Moskova’da, Mosbuild Fuarı’nda gerçekleştirilecek.


Fuar Hakkında:

Yapı dünyasının bilgi merkezi Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından düzenlenen ve 35 yıldır yapı sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren en büyük platform olan Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, 2 - 6 Mayıs 2012 tarihleri arasında, Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi/Büyükçekmece’de düzenlenecek. Her geçen yıl büyüyerek sektöre olan katkısını artıran fuarda bu yıl da; binlerce ürün çeşidi, yeni teknoloji ve hizmet yer alacak. Fuar 81 bin metrekarelik 12 salon ve açık alanda, bin 150 katılımcı firma ve 111 bini aşkın ziyaretçiyi buluşturacak. Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, “Türkiye’nin de içinde bulunduğu Balkanlar, BDT ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’yı kapsayan bölgenin en büyük yapı malzemeleri fuarı” olma özelliğini taşıyor. 

İsmail KORKMAZ / Sofya

Kircaali ilindeki belediye başkanları Bölge Eğitim Müfettişinin görevden alınmasını istiyor


Kırcaali ilindeki yedi ilçenin belediye başkanları Eğitim Bakanı Stefan Vodeniçarov’a bir deklarasyon göndererek Kırcaali Bölge Eğitim Müfettişi Grozdan Kolev’in görevinden alınmasını istedi.

Belediye başkanları, protesto deklarasyonu olarak adlandırdıkları ve Eğitim Bakanı Vodeniöarov’a gönderdikleri mektupta, bölgede siyasi atamaların yapıldığını belirtiyor.
Başkanlar, particilik esasına göre, işten atılan müdürlerin tekrar işe alınmasını talep ederek, isteklerinin yerine getirilmemesi halinde Bölge Eğitim Müfettişliği önünde protestosu gösterisi düzenleyeceklerini kaydediyor.

Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinden (HÖH) olan Kırcaali’nin yedi ilçesindeki belediye başkanları, HÖH’lü müdürlerin işten çıkarıldığını ve yerlerine de GERB partisine yakın müdürlerin atandığını savunuyor.

T HABER

Ünlü İngiliz grup Depeche Mode'un bu akşam İstanbul'da vereceği konseri ertelendi


Konseri organize eden firma adına yapılan açıklamada, "17 Mayıs 2013, Cuma akşamı gerçekleşmesi planlanan İstanbul konserinin, Depeche Mode ve Purple Concerts'in kontrolü dışında gelişen, Bulgaristan sınır kapısındaki grev ve yaşanan üzücü olaylar nedeniyle gerçekleşemeyeceğini tüm müziksever ve bilet sahiplerine bildirmekten dolayı üzüntülerimizi bildirmek isteriz. Bulgaristan tarafında gerçekleştirilen yol kapama eylemi, Depeche Mode prodüksiyon TIR'larının Türkiye'ye geçişine izin vermemiş ve konserin gerçekleşememesine yol açmıştır. Depeche Mode ve Purple Concerts yetkilileri şu an, konseri ileri bir tarihe yeniden programlamak için çalışmaktadır. Bilet almış tüm müzikseverlerden biletlerini saklamalarını, Depeche Mode ve Purple Concerts tarafından yapılacak açıklamaları takip etmelerini, bir sonraki konser tarihinin açıklanmasını beklemelerini rica ederiz"denildi.

Заповед № 47 от 10 Април 2013г.

 

Fevzi İlhanlı: Etır'ın adı değişmeyecek


Bulgaristan 2. Lig takımlarından Etır, şampiyon olarak bir üst lige 
çıktıktan sonra, adını 'Etar Diyarbakırspor' olarak değiştirmek için 
çalışmalara başladığı yönündeki haberleri Etır spor kulübünün sahibi Diyarbakırlı işadamı Fevzi İlhanlı yalanladı. Daha önceki niyetinden vazgeçen İlhanlı, sözlerinin yanlış anlaşıldığını iddia etti. 

Etır ismiyle gurur duyduğunu belirten İlhanlı, isim değiştirmeye 
niyeti olmadığını kaydetti. İlhanlı, spor kulübünün resmi sitesinde 
yer alan açıklamasında 'Böyle bir niyetim yok ve olamazda. Herhalde sözlerim yanlış anlaşıldı' dedi. 

Veliko Tırnovo'daki yerel gazeteciler, İlhanlı'nın isim 
değişikliğinden gelen tepkiler üzerine vazgeçtiğini savunuyor. 

                                                                                  T HABER

Koca Yusuf yağlı güreş şenlikleri hazırlıkları başladı


Şumnu Koca Yusuf Derneği yönetimi, efsanevi pehlivan Koca Yusuf’un doğduğu Karalar (Çerna) köyünde yeniden dünyaca ünlü Koca Yusuf adını taşıyan ikinci yağlı güreş ve şenlikleri düzenlemenin ilk adımlarını atıp, toplantı yaparak yeniden bir araya geldi. Aktif çalışmaya başlayan 9 kişilik ekipş faaliyet ekipleri ve hazırlıklarına, maddi ve manevi destek verenlere, gençlere ve genel olarak topluma sağlayacağı faydaları, beklenen sonuç ve alınacak neticeler ile planlanan spor yarışmasının ayrıntılarına değindi.

Bilindiği gibi, Koca Yusuf Spor ve Kültür Derneği yönetiminde yer alan milli güreş şampiyonu ve başkan Arif Vasvi, Mozaik dergisi ve Şumnu Kültür Evi Başkanı Nurten Remzi, dünya güreş üçüncüsü Gülhan Rufat, güreş şampiyonu Deçko İvanov, güreş antrenörü Bayazit Kemal, Karalar köyü muhtarı İsmail Hilmiev, sambo şampiyonu Ali Tarakçi, Nüsiet Hamidova ve Gülten İzedinova‘dan oluşan 9 kişilik ekip, geçen 2012 yılında İlk Koca Yusuf Yağlı Güreş ve Şenliklerini gerçekleştirerek Türkiye ve Bulgaristan tarafından büyük ilgi gördü ve çok önemli bir barış ve iyi komşu ilişkileri simgesi olarak çalışmaya başladı.

2. Koca Yusuf Yağlı Güreş ve Şenlikleri ile ilgili bilgi, Mayıs 2013’ten sonra tüm Bulgaristan, Türkiye ve Balkan ülkeleri medyalarına verilecek. Teklif ve düşüncelerinizi paylaşabilirsiniz.

Mobil +359 886942495
E- mail: kocayusuf@abv.bg, mozaikdergisi@abv.bg

Nurten REMZİ

İlȃç fiyatlarına 1 yıl zam yok


Sağlık Bakanlığı, reçetesiz ilȃç fiyatlarını bir yıl artırmamayı öngörüyor. Karar, büyük ihtimalle gelecek ay yürürlüğe girecek. Ecza şirketleri, gelecek yıl Mayıs ayına kadar en çok satılan ilȃçların fiyatlarıyla enflȃsyonun gidişatına göre oynayabilecek. Eczacılar, şu an fiyatları diledikleri gibi artırabilmekte. En çok kullanılan 2 bin 230 çeşit ilȃcın fiyatına dokunulmayacağı belirtildi. Vitaminler, ağrı kesiciler ve grip ilȃçları reçetesiz satılır.

IMS Health Tıbbȋ İstatistik Ticaret Ve Müşavirlik Limited Şirketi'nin verilerine göre geçen yıl Bulgaristan'da 341 milyon levalık reçetesiz ilȃç tüketildi. Ortalama paketleme fiyatı 4.2 leva. Daha önceki yıllara kıyasla geçen yıl fazla büyüme olmasa da reçeteli ilȃç tüketimi 1 milyon 800 bin levaya ulaşarak %6.2 arttı. Bunun nedeni grip vakalarının azalması, ilȃçların ucuzlaması ve vatandaşların daha da fakirleşmesiyle açıklanmakta. Geçen yıl ilȃç paraları devletten çok vatandaşın cebinden çıktı. 
2012 yılında ilȃçlar için 1 milyar 3 milyon leva harcandı. 2011'e kıyasla 40 milyon leva daha fazla. Sağlık Bakanlığı ise 2012'de 873 milyon, 2011'de de 801 milyon leva harcadı. 70 milyon levalık artış da satışların tek merkezden denetlenmemesiyle açıklanıyor. Geçen yıl ilk kez hastahanelerle klinikler kendi ilȃçlarını kendileri almaya başladı. 

Aydın Osman | T Haber

Kayak tatilinin adresi - Bansko

17 Mayıs 2013 Cuma

Bansko, Bulgaristan’ın güneybatısında şirin mi şirin bir kasaba…Bu kasaba Avrupalı turistlerin kayak için tercih ettiği en popüler merkezlerden. Muhteşem pistleri,  Spa’ları, Casino’ları, gece klüpleri, ultra lüks otelleriyle ve uygun fiyatlarıyla öne çıkan bu kasaba 2014 yılında kış olimpiyatlarına da ev sahipliği yapacak. İşte Jolly Tur’un Bansko’ya yolculuğu… Bansko deniz seviyesinden 930 metre yüksekte, Bulgaristan’ın meşhur Pirin Dağları’nın yamacında yer alan bir kasaba. Bu kasaba kayak turizminde kısa sürede Fransa ve İsviçre köyleri ile yarışır hale geldi. Muhteşem bir doğası olan Bansko 180’den fazla irili ufaklı gölle çevrelenmiş. Kayak merkezi Aralık- Mayıs ayları arasında hizmet veren Bansko Avrupa’dan milyonlarca turist alıyor. Özellikle İngilizlerin gözdesi.  Kayak alanı saatte 25.000 kişiyi ağırlayabiliyor.     Bansko’ da 990 metreden 2600 metreye kadar farklı zorluk derecelerinde toplam 19 pist bulunuyor. Pistlerin toplam uzunluğu ise 65 km. 3 adet Chair Lift, 8 adet Drag Lift ve 1 adet Gondola lifti bulunan Bansko’da liftler 08:30-16:30 arası hizmet veriyor. Karın yetersiz kaldığı zamanlarda 186 adet technoalpine yapay kar makinesi rahat spor yapılabilmesi için imkan sağlanıyor. Bazı pistlerde hava koşullarına bağlı olarak 18:30-21:30 arası gece kayağı yapma imkanı da bulunuyor. Snowboard’cular için de parkur var Bansko’da. 

2014 KIŞ OLİMPİYATLARINA HAZIRLANIYOR 

     Bansko Kayak Merkezi, Bulgaristan`in en büyük ve iddialı kayak merkezi olup 2014 Kış Olimpiyatları için de onay almış bir yer. Avrupa’lı kayakçıların da favorisi. Dünya şampiyonu Alberto Tomba’nın kayak yaptığı, 2600 metrede Tomba ismiyle anılan, meşhur Siyah zorluk dereceli kayak pisti Bansko’da bulunuyor.  Avrupa’nın son gözdesi olmanın yanı sıra 2014 Kış Olimpiyatlarına da hazırlanıyor olmasından dolayı pistleri ve merkezlerinde her türlü lükse sahip Bansko… Banskonun her yerinde sıkça cafe, bar ve gece kulüplerine rastlayabilir özellikle gece kulüplerinde sabahlara kadar hiç sıkılmadan eğlenebilirsiniz. Bansko’da ’’Mehane’’ ismiyle adlandırılan geleneksel Bansko tavernaları çok popüler. Mehane tavernalarında tipik Bulgar yemeklerinin en güzellerinin tadına bakabilirsiniz. Mehanelerin bazılarında canlı local folklorik Bulgar müziği dinleme imkanınız bulunuyor. Casino ve  Spa Merkezleri de Bansko’da kayak yapmak dışında vakit geçirebileceğiniz yerler. Ayrıca atlı kızak turları da çok keyifli…  Bansko çocuklu aileler için de çok uygun. Kayak merkezinde 4-7 yas arası çocuklara özel Ski Oyun ve Kayak Öğrenme Parkı bulunuyor. 3 adet çocuk lifti de gözetmenler tarafından hizmet veriyor. Ders almak isteyenler de yine bu parklarda münferit olarak veya grup eğitimi olarak çocuklarına kayak öğretmeni tutabiliyor. 

2.5 SAATTE BANSKO’DASINIZ! 


   Jolly Tur Avrupa’nın bu gözde kayak merkezine uçakla ve otobüsle olmak üzere iki tur programı sunuyor. Otobüsle ulaşım 8 saat sürerken, İstanbul’dan 1 saatlik uçak yolculuğu ile Sofya’ya oradan 1.5 saatlik araba yolculuğu ile Bansko’ya ulaşabilirsiniz. Yolların asfalt olması ve sürekli temizlenmesi nedeniyle Sofya Bansko arası gidilen yol da son derece keyifli ve rahat. Türk Havayollarının sabah uçakları ile düzenlenen turlara katılanlar aynı gün öğleden sonra rahatlıkla kayak yapmaya başlayabilirler. 


turizmguncel.com

Karalar Köyü Nevruz Bayramı Coşkusu



Silistre ili, Dulovo belediyesine bağlı 2000 nüfuslu Karalar/Çerna/ köyünde, 23 Mart 2013 tarihinde, saat 15.00’te Nevruz bayramı kutlaması düzenlendi.Bilindiği gibi, düzenli ev ve bahçeleriyle, çalışkan halkıyla ilgi çekici köyde Deliorman şairlerinden  rahmetli Ali Bayram ‘ın mezarı bulunmaktadır. Oldukça büyük olan 2000 nüfuslu köyde yoğunlukla Aleviler oturuyor. Onların sayesinde Ak Kadınlar Derneği kuruldu ve bugün aktif çalışmaktadır.
Nevruz Bayramı'nı  düzenlemekte Karalar/Çerna/ köyü Prosveta 1944  Okumaevi’ne  Dulovo Belediyesi, Karalar köyü muhtarlığı, Şumnu Kültür Evi ve HÖH Partisi Yönetimi eşlik etti. Nevruz Bayram programı hem çok anlamlı, hem çok dolu geçti.  Şumnu Kültür Evi Davul Zurna Grubu tantanalı açılışından sonra  Dulovo Belediyesi Kültür Müdürü Bürhan Şevket tarafından hazırlanan Nevruz konulu Bulgarca  sinevizyon sunuldu.  
Zarif ve derin duygular yaratan Ney sesli müziğin eşliğinde sunucu  Nurten Remzi,  özel, çok eski ve büyük değer taşıyan Türk bayramın tanıtımını yaptı. “Sümerlerden beri Orta Asya, Orta Doğu halklarından Balkanlara değin günümüze dek kutlanan bir özgürlük ve yeniden dirilişin bayramı olan Nevruz, miladi takvime göre 21 Mart’tır. Kutlamalar genellikle 3 gün sürer, özel törenler yapılır. Nevruz Yılbaşı olarak da kabul edilen bu bayram, birçok ülkede milli bayram olrak da kutlanır. Temeli binlerce yıllara dayanan Nevruza başka adlar da verilir- Sultanı nevruz, Mart Dokuzu, Mart Bozumu gibi. Kimine göre Hazreti Ali’nin doğum günüdür, kimine göre Hazreti Ali’nin ile Hazreti Fatma’nın evlendikleri gündür.Nevruz bayramına insanları birbirine bağlayan bir bağ diye bakılır.”
Daha sonra gelen ve katılan insanlara ilginç ve büyük nasihatlar taşıyan Nevruz mitosunu da anlattı:” Mihraçtan döner Peygamber, Hasretti Muhammed merak eder, gider kapıyı çalar. Sonra dervişler “Kimsin”, diyer. ”Peygamberim”, der Hazreti Muhammed. “Peygamber bu kapıdan sığmaz”,derler. Peygamber bir döner, Tanrı seslenir Peygambere:”Ya Muhammed, vaz geçme, dön, bir daha çal kapılarını”.
Peygamber döner, bir daha çalar kapıyı. “Kimsin sen”, diye sorar dervişler. “Tanrı’nın elçisiyim”, der Hazreti Muhammed. “Ulu kişiler buralara sığmaz “,derler. Biraz sonra Peygamber bir daha çalar kapıyı. Gene” Kimsin”, diye sorar dervişler. Bu sefer Hasretti Muhammed”yoksulların Hizmetçisim”, der ve kapı sonuna kadar açılır.Ve içerde 17’si kadın, 22 erkek, bir meclis görür. “Sizler kimlersiniz”,diye sorar. “Bizler Kırklar’ız. Birimiz neyse, hepimiz oyuz”, derler dervişler. Ama Peygamber”Burada 39 kişi saydım”, der. “Selim amcam Fars’tadır”, derler. “Peki, sizin ulunuz, küçüğünüz, büyünüz kimler”, diye sorar.” Bizim  küçüğümüz, büyümüz yoktur. Küçüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kırkımız birimizdir”, denir.” Kanıtlayın”, der Hazreti Muhammed.
Hazreti Ali kolunu uzatır, kolunu hafif kanatır, bir damla kan akar. Diğer canlardan da bir damla kan akar. Kırkıncı canın bir damla kanı da pencereden gelir içeri. Bu ise Selma’nın kanıdır. “Selma’m gelir, bir üzüm tanesi getirir. Üzüm tanesi Hazretti Muhammed’e sunulur. ”Ey, yoksulların hizmetçisi, bunu kırkımıza bölüştür”, derler. Nasıl bölüştürsün ki? Bir üzüm tanesini kırk cana.  Tanrı yetişir, Hazreti Muhammed der ki,” Üzüm tanesini kapta ez,  şerbet yap”, diye buyurur. Ali’nin elİ uzanır, Selma’nın  uzattığı üzümü çanakta ezer, kırklardan biri içer ve kadınla erkekli kırkların tümü ezilirler. Mest olurlar!!! Hazreti Muhammed’i de aralarına alır, Semah’a dururlar.”
 Karalar(Çernik) Köyünden halife Baba Ali İbram Koz herkesi selamladıktan sonra Hazreti Ali’nin anlamlı sözlerini Selma Hüseyin sundu.
Devamında genç şair Melis Gürsel, Çok Şükür ya rab eriştik şiirini sundu.
Programda “Semah dönerler, Semah dönerler...” coşkulu sözcüklerin eşliğinde Karalar köyü Prosveta Okuma Evi 1944 Semah Grubu döndü döndü ve herkesi mest etti.
Ek olarak Okuma Evi Nefes Grubu sunumunda Nefes ve Şumnu Kültür Evi'nden Tasavvuf ilahileri vardı.
En sonunda çok sevilen ve yetenekli sanatçı ve müzisyen Orhan Murat
, programa oldukça zenginlik katarak gençleri oynattı ve coşturdu.

Şumnu'da ana dili günü kutlandı


Şumnu’da bu güne kadar çok yıldan beri anadili günü kutlamaları düzenlenmişti, ama yarışma, ama şenlik, ama bilgi veren... Bu yıl gerçekleşen faaliyet çok farklı oldu, belki de tarz olarak ilk kez yapıldı. Bilindiği gibi Uluslararası Anadili Günü, 22 Şubat 2013 tarihinde panel olarak düzenlendi.  Konusu Anadili Türkçe - Türk Kimliğin Özü olarak Şumnu dışından gelen ve önceden hazırlanan deklarasyonu destekleyen Silistre, Rusçuk, Veliko Tırnovo, Smolyan, Eski Cuma, Razgrad, Varna ve başka yerlerden katılımcılar yer aldı. Başkanı Sezgin Mümün olan Bulgaristan Adalet Federasyonu ve Başkanı Nurten Remzi olan Şumnu Kültür Evi Derneği tarafından yapılan panel sunucuları, önce birçok yerli ve milli medyalara öz bilgi vermekle ilgi çekti. Daha sonra Tombul camii Cuma namazına gidildi. Ayrıca programa heyecan katanlardan 5 yıldan fazla gösteriler sunan Şumnu Kültür Evi Kız Saz Orkestrası, herkesi duygulandırdı. Türk kültürü ve folklor değerlerimize dokunarak güzel, unutulmayan anlar yaşattı. Panel programda yer alan sunucuları ve onların paylaşımlarını Anadilimiz Türkçe ve Bulgaristan’da Türkçe eğitimi ile ilgili konuları sizlere tanıtalım:

- ANADİLİ TÜRKÇE- TÜRK KİMLİĞİNİN ÖZÜ - SEZGİN MÜMÜN- BULGARİSTAN ADALET FEDERASYONU BAŞKANI
- BULGARİSTAN’DA AZINLIKLARIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE HAKKI KORUNUYOR MU- NECMETTİN HAK
- BULGARİSTAN’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ - NURTEN REMZİ- ŞUMNU KÜLTÜR EVİ BAŞKANI
- NEDEN TÜRKÇE EĞİTİMİNE KATILIM OLMUYOR- NECLYA İSMETOVA- ÖĞRETMEN
ANADİLİM TÜRKÇEM, GURURUM BENİM - NAZMİYE HASANOVA-  ŞUMNU ÜNİVERSİTESİ EMEKLİ EĞİTİM GÖREVLİSİ
- NEDEN ANADİLİ TÜRKÇE, MECBURİ DERS PROGRAMINDA YER ALMALI  - 
MEHMET BEYTULLA- ŞUMNU ÜNİVERSİTESİ EMEKLİ EĞİTİM GÖREVLİSİ VE ŞUMNU MİLLET VEKİLİ 

Katılım gösterenlerin arasında öğretmen, okul ve üniversite öğrencileri, köy muhtarları, şair, yazar, müzisyen ve sanatçılar, iş adamları, müftü, okul müdürleri, gazeteciler,  kültür dernek başkanları ve temsilcileri vardı. Misafirlerden  Türkiye Cumhuriyeti Burgas Başkonsolosluğu’ndan Mesut Gider, herkesi selamladı.  Panelde yer alanların arasında Bulgaristan Türklerinin oy verdiği 5 partiye oy verenlerin temsilcileri  var olması ve birlikte bu konuya değinmesi  aktivitenin en değerli unsurlarından oldu. Ama ne yazık ki, parti yönetici ve liderlerin sandalyeleri yine boştu. Şumnu valisi,  Şumnu Belediye Başkanı ve eğitim görevlisi de davet edilmişti, başka yerlerin belediye başkanları da davet edilmişti, ama katılım gösterilmedi. Onlara oy verenler vardı, ama yine kendileri yoktu. Ne kadar da siyaset artık yok dense de, bunları paylaşmamak  eksiklik olur.

Sezgin Mümün, medyalara ve anadili günü toplantısına katılanlara şunları anlattı: ”Bulgaristan Adalet Vakfı ve Şumnu Kültür Evi Derneği  çalışma ve düşüncelerine sosyal toplum kurumları ve siyasetçiler  destek verdi.  Bizler, bir ekip sivil toplum olarak Bulgaristan’ın her köşesinde bulunan kişileri ziyaret edip Anadilimiz Türkçenin Türk özü olduğunu ve Eylül 2013 yeni ders yılında 50-80bin çocuk okula getirmek için milli kampanyaya başlamaktayız.

Maalesef  bugün de Bulgaristan’da hala azınlıklar nefreti var olmaktadır.  Bizler, bir Bulgaristan vatandaşı olarak, Bulgar ve Türk milliyetçiliğinden farklıyız ve onların düşüncelerine katılmıyoruz. Bizler, devletimizi, memleketimizi seviyoruz ve  onun yöneticileri, bize eşit davranmasını istiyoruz. Bugün siyasi durum çok karışık, ama bir sonraki yönetimde bulunan tüm partilere isteklerimizi ileteceğiz.  Bulgaristan ve Avrupa kanunlarına göre her birimiz, anadilini bilmeye ve öğrenmeye hakkı var. Ayrıca anadilini bilmeyen kişiler, kanıtlanmış bir şeydir, başka dil öğrenmekte zorluk çekiyor. Anadilimizi öğrenme isteğimizle Bulgaristan’da azınlıklar gerginliği çıkarma taraftarı değiliz. Ayrıca anadilimizin eğitimi ile ilgili milli çapta bir anket hazırlıklarımızı yapmaya başladık. Anadili eğitimi ile ilgili halkımızın gerçek düşüncelerini almak istiyoruz. Bir de, Türk dil ve edebiyatı bölümünü bitiren öğretmenlerimizin uygun çalışma şartları yok, 20 yıldan fazla ders kitapları yok. Bulgaristan parlamentosundan isteğimiz var- Anadilimizin problemeleri ile ilgili çözüm aramak ve neticelere varmak. Bizler,  sosyal toplum kuruluşları olarak bütün partilere Anadili günü  kutlaması ile ilgili davetiye gönderdik. Şahsen ben, HÖH partinin Başkanı Lütfi Mestan’a devetiye ve hazırladığımız deklarasyonu verdim ve iki millet vekili bizim toplantıya katılacağını söz verdi. Şumnu Millet Vekili Çetin Kazak ve Eski Cuma Millet Vekili Erdoğan Ahmet net bir şekilde katılacaklarını bana söyledi. Bulgaristan’da olgunlaşmamış siyasi kurumlar var. Türkçe eğitimi ile ilgili çok eksiklikler ve sıkıntılar var. Bulgaristan eğitiminde başka hiç bir dersten 20 yıllık ders kitabı yoktur. Ve buna benzer  çok örnekler  verebiliriz. Bu problemlere ilgi gösterilmesi için bugünkü faaliyetimize benzeyen daha çok faaliyet yapılması şarttır. Boşlukta kalan bazı yerlerde sivil toplum kurumları kurma çabanlarında bulunmalıyız.”

Necmeddin Hak, “ Anadili Türkçe konusu Bulgaristan’da çok önemli bir konudur. 1991 yılında yeni anayasa  kabul edildi. Ona göre  ülkemizde milli azınlıklar yok. Ama bu gerçek mi? Bizde azınlıklar var mı, yok mu? Sıkıntılar oradan başlıyor işte. Devletimiz anadili eğitimi, etnik kültürleri için hiç bir guruş ayırmıyor. Ama Bulgaristan dışında oturan Bulgar çocukların Bulgarca öğrenmesi için maddi destekler veriliyor. Bizler, bu ülkede doğmuşuz, bizler,  bu ülkede oturuyoruz, bizler, bu ülkemiz için herşey veriyoruz. Bu durumda bizlere aynı ilgi var mı? 140 yıla yakın uğraqşılardan sonra bizlerden Bulgar yapamadılar. Bunun yapılması doğal olmadığından dolayı, gelin, el ele verelim. Sizce bu ülkede demokrasi var mı?  Gerçek demokrasi için konuşan var mı? Bulgaristan’da siyasi kurumların olgunlaşmaları, ne zaman başlar ve ne zaman biter  bilen yok. Bulgaristan’da insan hakları konusu, hiç bir partiden gündeme getirilmedi. Bugün dyi emokrasiyi yaşıyoruz, ama Komunist dönemin yok ettiği hiç bir hakkı, hiç bir şeyi geri alamadık. Anayasa hatalıydı, hala da bu hatalı Anayasa üzerinden kimse bahsetmiyor. Maalesef Bulgaristan’da hiç bir partinin milletin kimliği yok, milletin sesi yok. Bakın, insan haklarının problemlerini çözme konusunda herhangi biri uğraşmıyorsa, bizler bugünkü olan sıkıntıdan çıkamayız.”

Nurten Remzi,” Bizler, bu işe koyulmakla, anadili eğitimi sıkıntılarını giderme çalışmalarımızla birlikte tamamen tarafsız çalışmalarımız başladı. Çok önemli, belki de tarihi bir özelliği taşıyan bir döneme adım attığımıza inanıyoruz.  Oy verdiğimiz 5 parti liderlerimizin katılmaması yeni bir olay değil. 20 yıldan fazla Şumnu Kültür Evi faaliyetlerinde hiç bir zaman yer almadılar, hiç bir zaman ilgi göstermediler, gençlerimizin çalışmalarını her zaman küçümsediler veya gençlere aktivite yapıyoruz diye gösteriş yaparken, bizim gibi çok aktiv kurumlarla çalışmadılar. Çalışma felsefemi anlayaman bazı meslektaşlarımız  yalnız çalıştığımı konuştular. Evet, ben yalnız çalıştığımdan dolayı gururluyum, çünkü Türk kültürümüzle ilgili birçok ilkleri yapmış oldum.  Amaaa...kocaman bir aması var. Ama ben eminim ki, yalnız çalışmadım. Siyaset ve olgunlaşmamış, tecrübesiz dernek liderleri gelmese de, halk benimle olduğunu, binlerce anne ve babalar çocuklarını göndererek beni desteklediğini biliyorum ve eminim. Artık sosyal toplum kurumların çalışma zamanı geldi. Artık tamamen tarafsız çalışmalara hız verme zamanı geldi.  Şimdiye kadar siyasetçilere ihtiyacımız vardı, ama artık onların bize ihtiyacı olacak zamanı geldi. Bu bizim anadili problemimiz de bu tarzda çözülecek.  Artık tabela kurum ve derneklerin ve tabela birliklerin zamanı geçti. Artık gerçek birliği kurarak çözüm bulacağız. Bu panelimizde bizler, her meslekten, her yaştan ve her sosyal gruptan olan kişilerin düşüncelerini dinlemeye hazırız, her dernek ve partiyle çalışmaya kararlıyız, her parti yöneticileriyle iletişimde bulunma taraftarıyız. Önemlisi olan, Anadili ve başka sorunlarımızı çözmektir. Ben, geçmişte bir öğretmen olup eğitim özelliklerini bilen bir kişi olarak , Bulgaristan’da azınlıkların anadilini öğrenmek ve korumak konusunda bazı kişi ve ekipler program yaparken, uzman olmadıklarını görüyoruz, azınlıkların eğitim haklarını ve ihtiyaçlarını bilmediklerini  görüyoruz.  Türkçe eğitimi programı, seçmeli ders olarak uygun olmadığını görüyoruz ve yaşıyoruz. Bizlere o hak, anadilimizi öğrenme hakkı,  sadece bizlere veriliyor denecek kadar verilmiştir.  Sözü alan öğretmenlerimiz ayrıntıları anlatacak. Bizler, tüm partilerin ve tüm koyu milliyetçilerin negativlerini aşarak, onlarla yüz yüze konuşarak,  bu devletin bir eşit vatandaşı olarak, anadilimizi, Türkçemizi daha doğal, daha kolay, daha uygun ve daha insanca öğrenmek istiyoruz, çocuklarımızın öğrenmesini istiyoruz. Eğer bizde bu sıkıntı yoksa  ben kendimi bildim bileli gündemde olur muydu?  Bulgaristan’da anadilimizi öğrenmek için sadece ders kitapları gerekmiyor. Gazete, dergi, kitap basımı, radyo, televizyon, kurslar da gerekiyor.   Mozaik drgisi ile ilgili bana şahsen çok baskı yapıldı. Neden, Türkçe olmasıdır. Okuyanlar biliyor, onda diğer azınlıkların da bayram, tören ve şölenlerine yer ayırılıyordu. Eğer Mozaik dergisi İngilizce veya Rusça, veya Almanca olsaydı, acaba  neden bu dilde bu dergiyi çıkarıyorsun sorusu olur muydu?  Şundan da kalın çizgiyle bahsediyoruz, Bulgaristan’da anadilini öğrenme hakkı, hele de Türkçe öğrenme hakkı verilmiyor, o isteniyor, onun istemesini şimdiye kadar kimse bilemedi. Bizler istemesini bilmeliyiz. Şimdiye kadar yaptığımız gibi sadece gülücükle değil,  artık daha prensipli bir şekilde, gerekirse, daha sert bir şekilde istemesini öğrenmeliyiz ve bilmeliyiz. Daha olgun insanlar ve kurum yöneticileri olarak bunları çözmek için elimizden ne gerekiyorsa yapmalıyız, birlikte, saygıyla ve sabırla yapmalıyız.

Uzun tecrübeli olan emekli  Şumnu üniversitesi  görevlisi Nazmiye Hasanova edebiyattan bol bol örnekler vererek  Anadilim Türkçem, Gururum Benim adını taşıyan sunumuyla herkesi çok etkiledi.

Emekli Millet Vekili ve Şumnu Üniversitesi görevlisi Mehmet Beytulla, neden Türkçe zorunlu ders programında yer almalı konusu taşıyan sunumunu yaparken parlamentoya yıllar önce Türkçe eğitimi ile program verdiğini, ama red edildiğini anlattı. 

Sunum yapanların arasında olan öğretmen Neclya İsmetova medyaların”Neden buradasın?” sorusuna çok anlamlı cevap verdi:”Buradayım, çünkü Türkçe bilmiyorum. Türkçe öğrenemedim, öğrenmek istiyorum.”  

Bulgaristan’ın her yerinden gelenler, Türkçemizi yaşatmak ve genç nesillere aktarmak isteği ile böyle bir umutla ayrıldı.

Geçici hükümetin bankalara 2 milyon 222 bin 498 leva borcu var.


Trud gazetesinin yaptığı araştırmaya göre geçici hükümetin bakanlarının Bulgaristan ve yurtdışındaki bankalara 2 milyon 222 bin 498 leva borcu var. 
Hesabı en kabarık bakan ise Çevre ve Sular Bakanı Yuliyan Popov. Tam 210 bin 523 İngiliz sterlini (484 bin 207 leva) kredi çektiği ortaya çıktı. 
75 bin 414 avro (147 bin 811 avro) ile Maliye Bakanı Kalin Hristov ikinci yerde. Maliye Bakanı, önce 28 bin 923 avro konut kredisi, daha sonra da 46 bin 491 tüketici kredisi çekti. Başbakan Yardımcısı ve Sosyal Politikalar Bakanı Deyana Kostadinova 43 bin avro (84 bin 280 leva) ipotek kredisiyle üçüncü sırada. Ekonomi Bakanı Asen Vasilev, Hırvat üniversitesine 50 bin dolar (75 bin 500 leva) yüksek öğrenim kredisiyle dördüncü yeri aldı. 
Başbakan Yardımcısı ve Bölgesel Gelişim Bakanı Ekaterina Zaharieva 40 bin leva ile daha düşük kredi çekenler arasında yer aldı. Üstelik Ekaterina Zaharieva, doğabilecek olası çıkar çatışmasının önüne geçebilmek için eşinin A ile A Mimarları (A i A arhitekti) şirketinden borç aldığını bildiren tek bakan. Ardından Avrupa Fonlarından Sorumlu Bakan ve Üçüncü Başbakan Yardımcısı İliyana Tsanova geliyor. Tsanova 13 bin İngiliz sterlini (29 bin 900 leva) çekti. Adalet Bakanı Dragomir Yordanov da 10 bin leva ile kredi limitini aştığını, 10 bin leva limit de kredi kartında olduğunu bildirdi. İçişleri Bakanı Petya Pırvanova'nın da 2010 yılında 36 ay vadeli 10 bin 500 leva tüketici kredisi çektiği belirtildi. 
Marin Raykov başta olmak üzere diğer 8 bakanın bankalara borcu olmadığı açıklandı. 

Aydın Osman | T Haber

1 Temmuz'a kadar ucuz elektrik kullanabileceğiz.



İstifasını veren Devlet Enerji ve Su Düzenleme Komisyonu (DKEVR) Başkanı Yuliana İvanova "DKEVR bağımsız bir kuruldur; Biz, Ekonomi, Enerji ve Turizm Bakanlığı'nın (MİET) ne dediğine bakmaksızın elektrik fiyatlarının düşürülmesi konusunda en cazip teklif sunuyoruz" diye açıklamada bulundu.
DKEVR, %6 ila 7 elektrik fiyatı indirimlerinin 5 Marttan 1 Temmuza kadar sürdürülmesinin düşünüldüğünü belirtti. Yuliana İvanova "Ekonomi, Enerji ve Turizm Bakanlığı ile Millet Meclisi'ne enerji kaynaklarını yenileme konusunda kanunda değişiklikler yapma teklifinde bulunduk, fakat kabul edilmedi" dedi. Ancak İvanova, merak edenler, kabul edilmeyen teklifi görsün diye akşama kadar internet sitesinde yayınlayacağına söz verdi.

Aydın Osman | T HABER

BAF'ın Türklerin sorunları üzerine çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

EN ÇOK OKUNANLAR

SON YAZILAR

Etiketler

Döviz Kur Çevirici

 
Support : Creating Website | Blog Okulu Template | Blog Okulu
Copyright © 2013. T HABER - Bütün Hakları Saklıdır.
Template Created by Creating Website Published by T HABER
Proudly powered by T HABER